İlk Aşk

Turgenyev'in bu kitabı bir aristokrat gencin, düşmüş bir prensesle olan kalp ilişkilerini anlatıyor. Bana sorarsanız sıkıcı bir roman, ancak dönemin rus edebiyatını ve yazarı tanımak isteyenlerin elbetteki deneyebileceği bir kitap.

PATARA VE PLAJI

Temmuz 2009

Türkiye’nin en uzun veen geniş kumsalı olarak belirtilen Patara plajı aynı zamanda doğal koruma alanı ve Caretta yumurtlama alanı. Bölgeye Fethiye ve Kalkan istikametlerinden ulaşım mevcut. Kendi arabanız ile gelecekseniz park yerinin sorun olacağını belirtmemize gerek yok . Bu yüzden erken gitmenizde fayda var. Zira aynı zamanda Patara antik kenti kalıntılarının bulunması nedeniyle sit alanı ve yerleşim birimi yok. Plaja girmek demek, aynı zamanda kazı alanına da girmek demek olduğu için giriş ücretli. Tabii kültür bakanlığının yeni uygulaması ile Müze Karta geçiş hakkı var. Tavsiyemiz artık bir müze kart sahibi olunmasından yana yoksa her yerde uçuk fiyatlar olabiliyor. J

Denize gelince kısmen dalgalı olmakla birlikte tamamı kum ve son derece sığ olan deniz, sıcak deniz severler için biçilmiş kaftan. Tabi benim gibi Saklıkent vb. soğuk sularda yüzmeyi sevenler için biraz bunaltıcı olabiliyor.

Sedir Adası ve KLEOPATRA PLAJI

Temmuz 2009
Gerek Akyaka’dan, gerekse Marmaris’ten kalkan günübirlik teknelerin ve Mavi Yolculuk yapanların olmazsa olmaz durağı ise Sedir Adası. Gökova Körfezi’nin de kesinlikle bir numarası. Küçücük alanında hem görsel güzellikleri bulmak hem de sayısız ilginçliklerle karşılaşmak mümkün. Adanın Kleopatra Plajı denen küçük kumsalı ziyaretçi akınına uğruyor. Kendine özgü kumlardan oluşan plaja havlu sermek ve kum almak yasak. Öyle ki plajın iki tarafında bulunan duşlarda yıkanmadan, buradan çıkamıyorsunuz. Görevliler duş alırken başınızda bekleyerek vücudunuzun herhangi bir yerinde kum kalıp kalmadığını kontrol ediyorlar(!); amaç plajdan kum eksilmesin.Eski adı Kedria olan adaya ilk yerleşenler Dorlar. Sonrasında Grek, Pers, Helen, Roma ve Bizans dönemlerinde de burada yaşayanlar olmuş. Ada tarihinin en önemli olayı ise M.Ö. 406’daki Pelopones Savaşları’nın sonunda yaşanmış. Bu savaşlarda Atina’yı destekleyen ada halkı savaşı kazanan Ispartalı Kumandan Lysandros tarafından esir pazarında satılarak cezalandırılmış. O günden sonra da ada eski zengin günlerine geri dönememiş. Kentin o dönemlerdeki zenginliğini görmek içinse adada kısa bir yürüyüş yapmak yeterli oluyor. Dor düzeninde yapılmış Apollon Tapınağı ve tiyatrosundan geriye kalanlar Sedir Adası’nın geçmiş yaşamından izler görmek ve o günleri hayal etmek için en uygun mekanlar.

İnsanı Tazeleyen Saklıkent ve Yakapark

Temmuz 2009

Saklıkent, adından da anlaşılabileceği gibi gizli saklı kalmış bir cennet. Neden cennet derseniz her zaman her yerde bulamayacağınız bir coğrafi oluşum da o yüzden.

Saklıkent aslında çok dik ve yüksek uçurumlardan oluşan dar bir vadi. Vadiyi oluşturan , oyan akarsu kaynağı ise son derece soğuk. Çok sıcak yaz aylarında gitmişseniz su azaldığı için küçük çocuklarla bile gezmeye müsait bir parkuru var. Ancak giriş kısmında yeralan doğal su kaynağını aşana kadar zorlu bir parkur. Biz 34 aylık Defnemizle 2,5 km lik normal parkurun neredeyse 2 km sini tamamlayabildik. Saklıkente giriş ücretli, burada daha uzun konaklamak isteyenlere yönelik olarak Saklıkent Gorge Club (http://www.gorgeclub.com)adında bungalovlar ve çay bahçeleri de bulunuyor.

Yapmadan dönmeyin: Saklıkentin içinden dışına doğru akan soğuk nehirde mutlaka yüzün. (Ben yaptım 1 kulaçla yaklaşık metrelerce yol alabildiğiniz akıntıda, yüzdüğüm en soğuk suydu.)
Unutmayın: Parkuru tamamlamak istiyorsanız mutlaka hafif ve sağlam bir sandalet ya da yüzme (deniz) ayakkabısı edinin. Terlik vb. sakın haaa J Fotoğraf makinası olarak kompakt makine almanızı ve mutlaka yanınızda suya karşı koruma için poşet bulundurmanızı öneririm.
Yakapark’a gelince Tlos Antik kentinin bulunduğu yerde oluşturulan mesire yeri kıvamında bir tesis bolca kaynak suyu ve alabalık çiftlikleri yer alan orman içi dinlenme tesislerinde su o denli soğuk ki 15 dakika havuzda kalabilene yiyecek ve içecek bedava.

Yapmadan dönmeyin: Buz gibi sulara ayaklarınız sokup fotoğraf çektirmeden ve alabalık yemeden dönmeyin. Size öneri Tlos Yakapark Restaurant (http://www.tlosyakapark.com)

Ulaşım: Her iki yere de Fethiye merkez veya Ölüdeniz’den hareket eden günübirlik turlarla gitmenin en ekonomik ve mantıklı hareket olacağını belirtmekte fayda var. Bu size hem rehber hizmeti hem de öncelikler sağlayabiliyor.

Gökova ve Akyaka

Temmuz 2009

Muğla-Marmaris istikametinde yol alıp Gökova körfezine inmeye başladığınızda hemen sağdan bir tabela ile yol ayrımını veriyor Akyaka. Çoğunluğu yazlıklardan ve sitelerden oluşan bu şirin tatil kasabasında orman içinde, çamların arasında onlarca apart ve pansiyon bulmanız mümkün. Oldukça küçük bir plajı olan bu yer plajının kalabalıklığı ile dikkat çekiyor. Ama sanmayın ki çok hareketli bir gece hayatı var. Kalabalığın sebebi günübirlik ziyaretçiler büyük oranda, yoksa burası tam bir emekli tatil yeri. Yine de sakin bir tatil arayanlar için son derece şirin ve eski tip evleri ile farklı bir atmosfer sunan bir tatil beldesi.

Dalyan&İztuzu&Kaunos

Temmuz 2009

Muğla'ya bağlı Dalyan küçük denebilecek bir turistik belde, ancak beldeye bağlı bulunan İztuzu Plajı ve Dalyan coğrafi oluşumu büyük bir turizm potansiyeli oluşturuyor.

Dalyan’ın en önemli özelliği bölgeye adını da vermiş olan coğrafi oluşum. Çok sayıda nehir kolunun, düz ve geniş bir alanda yayılması neticesinde oluşan kısmen bataklıklara neden olan bu bol sazlıklı oluşum doğa severlere küçük motorlu teknelerle gezinti sırasında çok keyif veriyor.

Bir diğer güzellik olan İztuzu plajı ise Türkiye’nin önemli, güzel ve uzun plajlarından birisi. Ayrıca Caretta yumurtlama alanı olduğu için aynı zamanda koruma altında. Dolayısıyla plajda belli bir düzen ve sakinlik söz konusu oluyor. Denizi ise oldukça sığ ve kum.

Dalyan’da size önereceklerimiz ise bir gününüzü Dalyanlarda tekne turuna ayırmanız ve çamur banyosu ile birlikte coğrafyayı tanımanız. Düzenlenen günübirlik tekne turlarının hemen hepsi zaten birkaç saatlerini İztuzu plajında geçirdikleri için iki gezintiyi birleştirmeniz de mümkün. Eğer sadece İztuzu’na gidecekseniz, çarşı içinden kalkan ve çok cüzi paralarla İztuzu plajına giden dolmuş kayıklarda mevcut (zaten plaja gitmenin en kolay yolu dalyanlardan geçtiği için bu yolu kullanmak oldukça keyifli)

Dalyan’ın bir diğer turistik hazinesi ise Kaunos Kral Mezarları, bölge bir dönemin önemli ticaret ve yerleşim yerlerinden biri imiş. Bu nedenle oldukça görkemli bir arkeolojik potansiyeli de beraberinde barındırıyor.

Konaklama:

http://www.hoteldonmez.com - Konaklamak için bölgedeki en eski otellerden biri olan ve fiyat açısından da uygun olan Hotel Dönmez’i önerebilriz. Ama çok kaliteli bir yer beklemeyin. Diğer taraftan kendi restoranında % 10 otel indirimi var.

Unutmayın:

Belediye çay bahçesinde akşam çayı,

Sivrisinek kovucu (malum etraf bataklık ve sazlık)

Ve KAŞ...

Temmuz 2009
Kaş, Türkiye’nin en güney kenti. Oldukça önemli bir tatil merkezi olmasına rağmen, biraz şehir havasında.
Ayrıca gün ortasında o denli sıcak oluyor ki neredeyse insan yüzü göremiyorsunuz. Amaaaa hele güneşin etkisi çekilmeye başlasın, cıvıl cıvıl bir çarşı oluveriyor heryer. Hediyelikler, giyim kuşam satanlar, şirin şirin büfeler, cafeler….

Kaş'a gidince mutlaka yapılması gereken bir diğer etkinlik ise Çukurbağ yarımadasına gitmek, diğeri ise tabi kiii daha önce de bahsetmiş olduğum Kaputaş plajı Bu arada belirtmeyi unutmayalım Kaş'ın merkezinden denize girilmiyor ama birçok tekne turuna katılabilirsiniz... J


TURKUAZIN ARKADAŞI KAPUTAŞ

Temmuz 2009

Belki de hiç turkuaza bu kadar yakın bir deniz daha görme fırsatınız olmaz, eğer Kaputaşa gitmezseniz.
Kalkan ve Kaş'ı birbirine bağlayan yol üzerinde bir uçurum kenarına arabanızı parkederek ulaşabilirsiniz ancak oraya.

"Her güzelin bir kusura vardır" dedirmek istercesine 197 basamağı inip çıkmayı ve duşsuz kalmayı göze alabilirseniz ulaşabilirsiniz onun eşsiz güzelliğine...
Beyaz kul ve ince çakıl plajı, turkuaz rengi ve dalgalı derin denizi eşsiz bir güzellik sunuyor size.

Keyfini çıkarmak için ikinci bir defa daha gitmek için çok şey vereceksiniz :)

KALKAN'DA BİR SOLUK

Temmuz 2009

Kalkan Türkiye’nin en güney sahil kasabalarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Tanınmışlığına ters olarak, fazla değişip bozulmadığından söz etmek mümkün.

Halihazırda oldukça fazla yabancı turist çekmekle birlikte,

büyük kısmı İngiliz turistlerden oluşuyor. Dolayısıyla beldedeki herşey bu doğrultuda şekilleniyor. Kendinizi bir İngiliz limanında hissetmeniz mümkün J

Kalkan’ı tanıtmak gerekirse;

Daracık ve eğimli sokaklar, geleneksel mimari ve begonviller size hoş bir atmosfer sunacak.

Son derece sıcak havasına rağmen boğucu olmadığını söylemek mümkün.

Eski bir korsan limanı olan bu koyun denizi ise küçük çakıllardan oluşan, hızlı derinleşen ve temiz bir deniz. Ancak büyük bir plajı olduğu söylenemez.


Çok sayıda pansiyon, butik otel ve otelden oluşan zengin konaklama seçenekleri sunan bir sahil kasabası Kalkan. Gerek gündüz saatlerinde, gerekse gece çok çeşitli eğlence seçenekleri sunan cafe, bar ve diskolar bulunuyor.

Ayrıca kalkanın marinasından günü birlik tekne

türlerine de katılmanız mümkün.

Diğer bir tarafta ise Kalkan’ın sırtını yasladığı yaylalar bulunuyor. Eğer biraz serinlemek, doğa ve sessizlikle baş başa kalmak ve lezzetli alabalıklar yemek istiyorsanız İslamlar yaylasına çıkmanızı tavsiye ederiz.

Kalkan’ın en büyük dezavantajı yabancı turistin fazlalığı nedeniyle oldukça yüksek fiyatlı yemek ve eğlence mekanları bulunması.

Size konaklama ve yemek için tavsiyelerimiz ise şunlar:

http://hotelozkalkan.com : Güler yüzlü, temiz ve uygun fiyatlı bir pansiyon.

Alibaba restaurant: Çok lezzetli ve uygun fiyatlı ev yemekleri yapan bir Türk mutfağı restoranı

Mahmut’s Restaurant: İslamlar yaylasında alabalık restoranı