Çamlıdere

Hatırladığım kadarıyla 15 li yaşlarımdaydım. Babamla birlikte gitmiştik ilk kez Çamlıdere Barajı'na... O zamanlar kıyıda oturup suyu izlediğinde 5-10 parçalık aynalı sazan sürüleri dolaşırdı suda. En çok da kefal olurdu. Maps ile avlanırdı. Hafızam beni yanıltmıyorsa bir seferinden 15 parça kadar kefal ile dönmüştüm balık avından. :) Güzel günlerdi. Oltamızı alır yola düşer, akşam kamp ateşimizi yakar başında vakit geçirir, sonrasında da nefret ettiğim sivrisinekler eşliğinde uyku tulumlarımızda samanyolu bulutsusunu izleyecek kadar karanlık geceye yol alırdık.

Yaklaşık 20 yıl sonra, artık babam yok. Bir tane yiğenime benzer duyguları yaşatmak istedim.
Aynı yola düştüm. Bu kez kendi arabam kendi av malzemelerim ve çadırımla.
Gel gör ki çok şey değişmiş geçen yıllarla. Tek bir insan yüzü görmeden döndüğüm balık avı yeri bir mesire yeri havasına bürünmüş, metre başı insan :( onu bıraktım metre başı olta... Üşenmedik saydık tam 15 olta altım 2 m ara ile tek bir insan (!) tabi hal böyle olunca 15 yılda pislik almış yürümüş, avlak kalmamış, balık tükenmiş... kefal yok denecek kadar, olan ise ufacık yavru.
Neticede sadece kamp yapmanın ve kamp ateşinin tadını çıkartarak döndük.
Üzücü olmasına rağmen keyifli olduğunu söyleyebilirim.
Yine de bir gün yolunuz düşerse hayal kırıklığına uğramayın....