TARLAKUŞU JULİET

Oyun, bir müzikli oyun... Geçtiğimiz hafta sonunda gittiğim bu oyun aslında tam bir muamma idi benim için. Son derece belirsiz, bilgisiz bir şekilde bilet aldığımız oyuna arkadaşlarımızla toplu olarak gittik.

Başlangıçta kaygılarım yeşerecek ve boş bir oyun izleyeceğiz diye düşünürken, oyun tam bir keyfe dönüştü.

Yönetmenin ve oyuncularının ustalığı ile şenlenen tiyatro tam bir mutluluk yarattı.

Herkese izlemesini tavsiye ederim.

Detaylı bilgi: http://www.ibb.gov.tr/sites/sehirtiyatrolari/tr-TR/Sayfalar/Oyun.aspx?oyunid=340



TARLAKUŞU JULİET YORUMU

Shakespeare’in en ünlü tragedyalarından biri olan Romeo ve Juliet’in hikayesini hepimiz biliriz. Düşman ailelerin birbirlerine aşık çocukları pek çok engelle karşılaşır, sonunda her ikisi de ölür ve aşkları ölümsüzleşir.

Macar yazar Ephraim Kishon ise bu efsaneleşmiş aşk hikayesini bambaşka bir boyuta taşımış. ‘Ya Romeo ve Juliet ölmeseydi?’ sorusunun cevabını kadın-erkek ilişkileri, aşk ve evlilik tezatlığı ekseninde ele almış. Tabi bolca mizahi öğe de cabası.

‘Tarla Kuşuydu Juliet’, ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yeni sezon oyunlarından. Engin Alkan’nın hem yönetmenliğini yaptığı hem de Romeo’yu oynadığı oyunda Juliet’i Özlem Türkad, Shakespeare’i Çağlar Çorumlu, Romeo ve Juliet’in asi kızını Murat Bavli oynuyor. Genel olarak mutfakta geçen oyunda tenceler kaynıyor, spagettiler pişiyor, soslar, pastalar yapılıyor. Bütün salonu kaplayan yemek kokuları insanın karnını acıktırıyor desem yalan olmaz. Oyunda efsane çiftimiz Romeo ve Juliet’i bildiğimiz ‘aşk’ duygusundan oldukça uzakta görüyoruz. 30 yıldır evli olan çift hayat mücadelesi, ekonomik sıkıntılar, cinsel sorunlar derken birbirinden nefret eden iki insan haline gelmiş. Üstüne üstlük ‘aşklarının meyvesi’ sorunlu kızları Lükretia ve onun dertleri evliliklerine tuz biber ekiyor. Derken karakterlerin yaratıcısı Shakespeare sahneye çıkıyor ki oyun bundan sonra hareketleniyor.

Genel olarak tüm oyuncuların performanslarının şahane olduğu söylenebilir ama Shakespeare’i canlandıran Çağlar Çorumlu biraz daha öne çıkıyor desem yeridir. Çorumlu deyim yerindeyse rolüne ‘cuk’ oturmuş. Kostümler, dekor hepsi yerli yerinde. Ancak müzik enstrümanlarının olduğu platformdaki ışıklar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Maazallah insanı kör edercesine gözümüze gözümüze giriyor. Yetkililere duyurulur. Müzik demişken oyuncuların canlı müzik yaparak gitar, bas gitar, davul, buzuki gibi enstrümanları çalmaları muhteşemdi. Hele Engin Alkan’ın performansı görülmeye değer. Hatta bir ara ‘Elleri göreyim, haydi hep beraber!’ şeklinde halka seslenişi de mevcuttu. Bu arada es geçmek olmaz oyunda söylenen ‘Aşk Sonsuzluktur’ ve ‘Aşık Ol’ parçalarının sözü ve müziği kendisine aitmiş.

Sözün kısası ‘Eğlenceli bir şeyler izleyelim, azıcık kafamız dağılsın.’ diyorsanız Tarla Kuşu Juliet sizi tatmin edecektir. Ama Shakespeare eserlerine hayransanız oyun bazı yönleriyle size biraz dokunacaktır haberiniz olsun.