"Dört yaşındasınız ve size bir çikolata veriliyor. Ancak çikolatayı hemen yemez beklerseniz daha büyük bir çikolata kazanacağınız söyleniyor. Ne yapardınız? Daha büyük bir çikolata için bekler miydiniz yoksa “küçük de olsa tadını çıkarırım” deyip yer miydiniz? Çok basit gibi görünse de bir çocuğun böyle bir durumda sergileyeceği davranış, yaşamının geri kalanında başarılı olup olmayacağı hakkında çok önemli ipuçları veriyor…
TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisinin Nisan 2013 sayısına kapak olan yazımda cocuklarda erken yaslarda gozlenen zevk erteleme ve otokontrolün ileri yaşlarda yaşamın her alanında başarıyı nasıl etkilediğini gösteren bilimsel çalışmalardan bahsediyorum.
Daha iyi bir gelecek elde etmenin en önemli yollarından biri şüphesiz eğitimden geçiyor. Çocuklarına üniversite giriş sınavında biraz olsun avantaj saglayabilmek için ebeveynler maddi sıkıntı çekmek pahasına da olsa çocuklarını ya dershanelere gönderiyorlar veya özel ders almalarını sağlıyorlar. Bu durum sadece ülkemizle de sınırlı değil. İş imkanı veya yüksek gelir getiren kariyer imkanlarinin sınırlı olduğu gelişmekte olan ülkelerin hemen hepsinde benzer girişimlerle karşılaşıyoruz. Elbette özel kurslar veya özel dersler öğrencilerin basarilarinin artmasıni saglayabilir. Fakat sinavlarda elde edilen basari ile yasamda basarili olmak birbiriyle karistirilmamasi gereken kavramlar. Makalemde acikladigim bilimsel calismalar anne ve babaların çocuklarına erken yaşlardan itibaren otokontrolü veya zevk ertelemeyi öğretmelerinin onların sadece okuldaki basarilarini değil hayatın hemen her alanında başarılı olmalarını sağlayacağını belgeliyor. Yeni nesillere bu yetiyi kazandırmamız onların kişisel başarılarını etkileyeceği gibi ülke ekonomisini, dolayısıyla ülkemizin geleceğini de etkileyecektir."