Çanakkale'ye bağlı küçük bir sahil kasabası. Daha da doğrusu antik bir liman kasabası Assos.
Denizinin temizliği, soğukluğu harika, problem ise bu denizin tabiri yerindeyse parsellenmiş olması. Öyle ki her otelin bir deniz üstü çıkma platformu var. Eeee malum denize girilebilecek sayılı noktada, sayılı otel veya pansiyonun sayılı şezlonguyla dolu. Yersen. :)
Netekim yiyorsun ;) çünkü girdiğim en güzel denizler arasında yer alıyor. Assos ile ilgili bir diğer sıkıntı da yemek. Gerçekten çok dar bir alanda yerleşimi olan Assos'ta büyük oteller ve restoranlar neredeyse her yeri kapatmış durumda. Onlarda yemek yemek için tabiri yerindeyse İstanbul trafiğinde eve gitmek gibi. Anında dolan masalar, dakikalar içinde tükenen meze çeşitleri vs. vs.
Yine de bizim gibi ara sokaklarda gezmeyi tercih ederseniz, dalından koruk yeme, harika ev zeytinyağlıları ile karşılaşma imkanı her zaman var. Ama fast food aramayın! Onun yerine ile defa burada karşılaştığım uçandaire şeklinde krepler arasında sunulan güzel dondurmaları deneyebilirsiniz.
Her durumda Assos 3-5 günden uzun tatiller için iyi bir seçenek değil. Rotanıza yerleştirebileceğiniz, kısa bir konaklama ve keyifli 1-2 akşam yemeği ile hoşça vakit geçireceğiniz, havası denizi güzel bir yer.
Assos'a gelip de Behramkale'ye çıkmamak gafletinde bulunmayın. Bu güzel manzarayı kaçırırsınız yoksa.
Behramkale içindeki köy çarşısında da ufak bir tur atmanızı ve kır kahvesinde çayınızı içmenizi de tavsiye ederim.
