Garipçe

Garipçe. Adı ile bütünleşik bir köy. Neden derseniz, İstanbul'un içinde İstanbul'dan uzakta kendi halinde bozulmadan kalabilmiş, hatta öyle bozulmadan kalabilmiş ki bazen mesela bir çay bardağının kımıldatılmadan yıllardır durduğunu düşünebiliyorsunuz.
İstanbul'un Avrupa yakasında Rumeli Feneri'nden  hemen önce Rumeli Kavağı'ndan hemen sonra yer alan küçük bir koy aslında. Denizi hırçın ve Karadeniz. Marmara boğazında hissetmeniz için kendinizi ek bir çaba sarf etmeniz gerekebilir. Diğer yandan hem bulunduğunuz yaka hem de Anadolu yakası en iyi korunmuş doğaya (!) sahip. Tabii bu kısma daha sonra geleceğim.

Eskimiş evleri adeta yıkılmamak için direniyor demek bazen abartılı bir anlatım olabiliyor buralar için. Muhtemel koruma altında yer alıyor olmasından mıdır? yoksa yerleşik halkın İstanbul'da olduğunu unutmasından mıdır? hiçbir acelesi yok köyün. Öyle ki yıkılana bile el atılmayan bir atalet hali söz konusu.
Bu küçücük koya yerleşmiş olan 2-3 adet yerel halk tarafından işletilen balık restoranı yer alıyor. Mevsimin balık mevsimi olmamasından mütevellit çok kalabalık olmadığını sanıyorum. Tüm yerleşim bu küçük koy etrafında hayat buluyor. Çay içeceğiniz tabureler aslında balık ağlarını onaran balıkçıların kullandığı bir esnaf çay ocağının, sanmayın ki turizme özel bir yatırım var ;)

 Turizme yönelik ne varsa ine bu koyun etrafında toplanmış durumda çoğunluk halkın Karadenizli olmasından mıdır yoksa Karadenizli balıkçıların çokluğundan mı bilinmez; bolca Karadeniz yöresine özgü köy işi ürünler var. Sıcak mısır ekmeği, tarhana, mısır kırması vs. vs.


 Garipçe'ye tepeden bakmak, bir yüzünüzü Karadeniz'e bir yüzünüzü Boğaza çevirebilmek için en uygun yer, kale diye tabir edilen tepelik. Burada gerçekten bir takım kalıntılar yer alıyor ancak ne bir bilgi var ne de kale olduğuna dair bir ipucu.

Kafanızı çevirip boğaza baktığınızda göreceğiniz şey ise tüyler ürpertici. Dev kolonlar, metrelerce çelik halat, tonlarca beton, devasa bir inşaat alanı.İstanbul'un kuzeyinde kalan korunmuş bu topraklar, hem Anadolu hem de Avrupa yakasında ürkütücü biçimde yok ediliyor. Bazı insanların bir övünç kaynağı gibi arkasına alarak fotoğraf çektirdiği köprüyü üzülerek izlemek kalıyor bizim gibi farklı düşünenlere...



Ulaşım için: