Türk Edebiyatının usta ismine bir kez daha saygı duydum. Bu kadar kişisel yaşamıma ve zamanıma uzak kalan Türkçe'yi bu kadar mı ekleme gibi durmadan, eğreti olmadan kullanır bir insan.
Bazen bir kitabı okurken kullanılan sözcükler, eskiliği ya da kültürel uzaklığı nedeniyle anlatımı ve anlamayı zorlaştırır. Bu kitabı okurken Anadolu dilindeki özgü sözcükler o kadar kolay akıyor ki sanki yıllarca Köroğlu'nun köyünde yaşamışım da az sonra onlardan biri gibi konuşabilirmişim hissi yaşıyor insan.
Dil bir yana konusu ve kurgusu itibariyle de müthiş bir yapıt. Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik adındaki Anadolu Efsanelerini (!) konu alıyor kendi adıma Karacaoğlan'ı o kadar sevemedim. Ama Köroğlu muhteşem.
Okuduğum sürece eski siyah beyaz Türk filmlerini izledim resmen, bıçkın köylü delikanlıları, pınar başı alı al moru mor fidan gibi kızları, Aliye Rona'yı, Erol Taş'ı gördüm hep.
Ne güzel ki ara kuşak olarak bunları tatmışım.
Şiddetle okunmalı ;)
